bugün

entry'ler (133)

askerlik anıları

nöbetçi subayın, rahatsızlığı olan bir askere gece nöbeti yazması.. askerin, raporu olduğunu belirtmesine rağmen subayın tınlamaması.. nöbeti tutmak zorunda kalan askerin nöbet yerinde bayılması ve nöbeti yazan subayın, askere "-niye bayıldın?" diyerek fırça atması.. akabinde bayıldığına dair tutanak tutması..

(bkz: hem suçlu hem güçlü)

kadın ve erkek tuvaletinin bir olmasının sonuçları

Bazı kafelerde uygulanan hede.. Bir felaketle karşılaşmadım şuana kadar.*

samsung galaxy note 2

kutusundan çıkartırken bel izasından parke zemine düşürdüğüm telefon.. neyse ki en ufak bir zedelenme dahi olmadı.
ekranı çok büyük. iphone bir haber sayfasının ana başlıklarını ekrana anca sığdırırken note 2 sayfanın yarısını zorluyordu.

lpg li lamborghini

güneydoğu asya'nın uluslar arası ticaret fuar merkezi'nde tanıtımı yapılan araç. atiker sıralı otagaz sistemleri tarafından lamborghini'nin gallardo lp560 modeline uygulanmış dünyada ilk defa..

http://ekonomi.milliyet.c....2012/1620342/default.htm

beymen deki 575 liralık tişört

bırakın o kadar para vermeyi, üstüne satış fiyatı kadar para dahi teklif etseler dışarıda giymeyeceğim biçimsiz tişört.. içlik niyetine yatarken giyerim sadece.

bana lüks bir mağazadaki diyaloğu hatırlattı.
müşteri askıdaki kazakların fiyat etiketlerine bakarken iki adım ötesinde duran satış görevlisi bayana hitaben kısık bir sesle şöyle dedi:
-ıhmmm.. 250 lira.. pahalıymış!
görevli bayan sese yönelirken müşteri de diğer giysilerin etiketlerine bakmaya başladı. kız etiketi kontrol ettikten sonra adamın arkasından seslendi:
-efendim, 250 lira değil, 2.500 lira!
adam:.....! (mavi ekran!)

şehirler arası otobüslerde koltuğu geriye yatırmak

uyarı yapmadan saniyenin onda biri hızında tamamen geriye yatırılmadığı müddetçe sorun yoktur. ayağımı kıracaktı ayı!

bdp lileri hapse attıracak şok görüntü

şiddete karşı olan biri olarak videoyu izledikten sonra aklımdan geçenleri irdeleyince beni kendi içimde yaman bir çelişkiye düşüren görüntü.. aklımdan şiddete dair ne varsa çok pis şeyler geçti bu mahluklara karşı.. evet..

1 90 boyunda olmak

olmak istediğim ama asla ulaşamacağım boy.. kıskanıyorum bu adamları*

belediye otobüsüne molotof kokteyli atmak

pkk yandaşları tarafından şişli'de yapılan kundaklama..

yine masum halk hedef alınmış. canları sıkıldıkça topluma ve kamu mallarına zarar veren pkknın şehir yapılanmasındaki aşağılık insan(!)lar başrolde. molotof kokteylinin yanısıra taş ve havai fişek de kullandıkları saldırıda neyse ki ölü ve yaralı yok.. şoförün kapıları hemen açmasıyla birlikte yolcular hemen otobüsü terketmişler. halk otobüsü büyük zarar görmüş.

ertesi gün otobüs gelmeyince "dovlet bıze otobos gondermıyir" diyerek anarşi çıkartacak kadar onursuz, omurgasız varlıklardır.
bu aşağılık köpekler kurşuna dizilmedikçe toplum olarak rahata kavuşamayacağız sanırım.

manuel fernandes in fenerbahçe ye transferi

umarım olmaz dediğim haber..
not: beşiktaş'lıyım.

esat renan pekünlü

hiç yoktan ortalığı karıştıran, huzuru bozan profesör bozuntusu.. yaptığı pisliğin kendisi gibi düşünen kimi çevrelerden prim gördüğü aşikar.. ama diğer yandan kendini küçük düşürüyor. bilim yuvası olan, herkesin özgürce fikrini savunma hakkı olan bir yere inancı gereği başlarını kapatan kız öğrencileri almıyor. ki onlar üniversiteyi kazanmak için aylarını vermişler belki de yıllarını..
hangi hakla eğitimlerine mani olma küstahlığını gösteriyorsun? isteyen dilediği gibi giyinir kuşanır. sana ne! nerede kaldı üniversitelerin meşhur özgürlüğü?
giyimiyle tepeden tırnağa kendini zombiye benzeten, dövmelerden vücudu gözükmeyen, kulaklarına pullardan zırh yapan, yüzünde onlarca piercing olan diğer yandan dağdaki pkklı gibi giyinerek okula gelen öğrencilere bir şey demiyorsunuz da gücünüz inancı gereği örtünen kızlara mı yetiyor?!
bir profesör olarak başka işiniz yok mu?

sevgilisine diz çökerek evlenme teklif eden erkek

batının empoze ettiği olgulardan biridir. diz çökerek evlenme teklifi yapmak romantiklik değil ezikliktir.

levent yüksel şarkısında ne güzel belirtmiş..

yakarım dünyayı uğruna,
ama sana eğilmem!

harranlı emine ile harvardlı emily

hangi mantıkla bu rezalet reklamı çektiklerini kavrayamadığım reklam.
acaba milleti gerçekten saf, aptal yerine mi koyuyorlar yoksa reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla mı hareket ediyorlar? ya da başka bir şey mi çözemedim.
harvard dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri.. uganda'da sorsan bilirler. harran'ı kendi ülkende sorsan bırak hangi şehirde olduğunu böyle bir üniversitenin varlığından haberdar olan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
çıkmışsın internet hızlarını karşılaştırıyorsun, 3g hızın ile övünüyorsun. sen bununla kendini avuturken harvard 4g internet hızıyla tavan yapıyor.
sen milleti saf yerine koymaya devam et ya da her neyse..

habertürk ün artık izlenmiyor olması

evet izlenmiyor. izlemiyorum. kanal çekmiyor!

why do turkish people add me on facebook

ne kadar yabancı kadın/kız eklerlerse o kadar şişerler ego tatmininden. ama iş konuşmaya gelince bir kaç ingilizce soru kalıbından başka bir şey yazamazlar. o bir kaç klasik soru kalıbı;
hello
how are you
where are you from

iltifat olarak;
you are very sweet/pretty/beatiful..

bir sonraki aşama;
do you will come in turkey? we can meet!
(oldu! hatun da senden davet bekliyordu türkiye'ye gelmek seninle buluşmak için!)

ilk tanışmada benim sevgilim var denmesi

ilk tanışmada "ben evliyim" diyen kızı hatırlatmıştır. kardeşidir belki bu kızın.

finlandiyalı kızlar

aptal sarışın tezini çürüten bununla yetinmeyip atom parçacıklarına ayıran kızlardır. güzellikleri ve eğitim düzeyleri tavan yapmıştır. duyguları ikinci plandadır, etkisinde kalmazlar. birlikte olacakları erkeğin konumu kendilerinden aşağıda olmamalıdır, özellikle de eğitim bakımından.
finlandiya kızlarıyla sevgili olursunuz, elele tutuşusunuz, ufak kaçamaklar yaparsınız ama bundan sonraki safhalar bir türk takımının avrupada final oynaması kadar zordur.

bisküvi paketinin kenarındaki kırmızı şerit

çakma saatlerin üstündeki görselleri anımsatır. görüntü vardır ama işlevi yoktur.

üst geçitte bile güvende olmamak

üst geçitte uyuyanlar var bu ülkede.

90lı yılların aşkları vs 2000li yılların aşkları

90'lı yıllar.. (bkz: pure love)
2000'li yıllar.. (bkz: sexy love)